Engelleri aştı, hayallerine ulaştı
- Taylan Kılıç
- 20 Mar 2019
- 3 dakikada okunur
Cam kemik hastası olan koyu Eskişehirsporlu Burak Sakçı, 24 yıllık zorlu mücadele sonrasında tüm tedavilerinin ardından ilk adımını atarak hayallerini gerçekleştirdi

Cam kemik hastalığı. Adı üstünde, bir bireyin cam kadar kolay kırılabilen hassas kemiklere sahip olmasına konulan bir tanı. Kemiklerde kolay ve sık kırılma, diş ve işitme bozukluklarının da birlikte görülebildiği kesin bir tedavisi olmayan bir hastalık. Eskişehir’in küçük dev adamı Burak Sakçı, doğuştan yakalandı bu genetik hastalığa. 24. Yaşında attı ilk adımını. Kimileri için hayal, lüks arabalara, evlere sahip olmakken kimileri içinse tek bir adım atabilmekti. Doktorların “Olmaz, uğraşma. Böyle mutlusun devam et.” demesine rağmen yılmadı ve hayalini gerçekleştirdi Burak Sakçı. Tüm engellere ve zorluklara rağmen “engel”inin olmadığını kanıtladı. Ancak onun tek hayali adım atmak değildi. Burak Sakçı, gönül verdiği, her maçına gittiği Eskişehirspor ile iç içe olmak istiyordu. Çabaladı, bu hayalini de gerçekleştirdi.. 4 sene boyunca gönül verdiği kulübün medya departmanında çalışan Sakçı, hem taraftarın hem de teknik ekibin sevgilisi oldu.
Öncelikle hastalığınızdan başlayalım. Kaç senedir tedavi görüyorsunuz?
“Ben 26 yaşındayım. Doğduğum günden beri çok hassas olan kemiklerim bir ip yumağı ile temas ettiğinde dahi kırılıyordu. Bebekken, bilinç dışı hareketlerde bulunduğum için her hareketimde bir kemiğim kırılıyordu. 14 yaşına kadar bu sıkıntıyı çektim. Çok şükür 12 senedir bir kırılma yaşamadım ama korkusu bile yetiyor insana. Gönül işlerinde bile öyle. Birine açılmaya, güvenmeye korkuyorum. Bu yaşıma kadar zaten sürekli kırılmışım ya bir daha kırılırsam diye korkuyorum. Son 5 senedir, kapı kapı doktor geziyorum. Eskişehir’deki tüm ortopedi doktorları bilir beni. Ama kapılarından içeriye almazlardı. ‘Burak, hayattan mutlusun, yaşama sevincin de var, böyle yaşa. Boşuna uğraşma’ dediler. Keşke dememek için en azından tedavi için emek sarfetmek istediğim konusunda direttim, kabul ettiler. Beni Dr. Hakan Kınık’a yönlendirdiler. Ben bu süre zarfında BİMER’den CİMER’e kadar her yere mektup yazdım, geri dönüş olmadı. Bir gün, ne yapıp edip dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile Eskişehir’e yaptığı bir ziyarette fırsatım oldu. Sağ olsun onun da yardımlarıyla tedavi sürecim başladı ve ameliyatlarımı oldum. Bu süreçte ailem, arkadaşlarım ve Eskişehirsporlular bana çok destek oldu. Onlar olmasa bu kadar gelişme kaydedemezdim.”
Çocukluğunuzdan itibaren çevrenizin size karşı tepkisi nasıldı? Rahatsız olduğunuz zamanlar oldu mu?
“Çocukluğum ağlayarak geçti. Sokaktaki insanların dışlayıcı bakışlarına, yaşıtlarımın alaylı tavırlarına alışamıyordum. Hâlâ da alışamadım doğrusu. Aylarca evden çıkamadığımı bilirim. Sırf dışarıdaki insanlardan korktuğum için, o bakışlardan kaçmak için. Diğer yandan, küçük çocuklar beni gördüğünde çok ilgi gösteriyorlar ‘Küçük adam’ diyorlar bana. Çok hoşuma gidiyor onların bu ilgisi. Ancak yetişkinlerin ve gençlerin olumsuz tavırları şu an dahi canımı sıkıyor. Engelliler için çok zor bir durum. Ben kendime engelli demiyorum çünkü engelli değilim, engelleri aştığıma inanıyorum. Toplumumuzun bu konularda bilinçlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.”
Eskişehir’e gelelim, imkanları göz önüne aldığımızda engelliler için yaşanabilir bir yer mi sizce?
“Kesinlikle. Eskişehir’de yaşadığım için çok şanslıyım. Engelliler için biçilmiş kaftan imkanlara sahibiz. Eskişehir Belediyesi, çoğu büyük şehirden daha duyarlı bu konuda. Şu yaşıma kadar hiçbir sıkıntı çekmedim. Adım attığımız her yerde engellilere özel imkanlar bulunuyor. Şehir dışından engelli arkadaşlarım, toplantılarda karşılaştığımız kişiler hep burada yaşamak istediklerini söylüyorlar. Buradan kendilerine de çok teşekkür ederim hepsinin adına.”
Peki ya Eskişehirspor sevdası, ne zamandır maçlara gidiyorsun?
“Eskişehirspor bizim her şeyimiz. Derdimiz, sevincimiz, yaşama umudumuz. Eskişehirspor her kazandığında ben tedavime can ata ata gidiyordum, sürecimi oldukça hızlandırıyordu. Aynı şekilde derdimiz de dedim ya. Geçtiğimiz sene Göztepe’ye kaybettiğimiz finalden sonra 2 ay evden çıkmadım. Tedavimi aksattım, geriye gittim. Evet yaptığım yanlıştı ama hevesim kalmamıştı. Derdimiz aynı zamanda dermanımız da. Eskişehirspor mutlu olduğu sürece biz de mutluyuz. İlk maçıma 2006’da gitmiştim. Eskişehirspor – Gaziantepspor’u. O günden beri de stattan çıkamıyorum. Deplasmanlara dahi gücüm yettiğince gitmeye çalışıyorum şu anda. İnönü’ye de gittim, Türk Telekom Stadyumuna da Kadıköy’e de. Bazen kucaktan kucağa bazen sandalyemle ellerde taşınıyordum. Kemiklerim için çok riskliydi ama dedik ya Eskişehirspor sevdası böyle bir şey işte.”
Kulüpte görev alma süreciniz nasıl gerçekleşti? Teknik heyetle aranız nasıldı?
“2014 yılında İŞKUR üzerinden işçi alımı açtı Eskişehirspor. Yakınlarım görür görmez bana haber verdiler şansımı denemem için. Ben de çok hevesliydim tabii. Bir ihtimal başvurdum. Masa başı her işi yapabileceğimi dile getirdim. Engellilerin yapabileceği en iyi iş masa başı işlerdir. Daha ne isterim. Nitekim kabul de ettiler. Medya departmanında sosyal medya sorumlusu olarak görev yapmaya başladım. Kulüpte görev almayı bırak futbolcuları yakından görmek bile rüyaydı benim için. Euro 2008’de attığı gollerle hepimizi mest eden Semih Şentürk ile tanış olacağım aklımın ucuna bile gelmezdi. Burada olduğu zamanlarda yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmiyordu mesela. Hâlâ da görüşüyoruz hepsiyle vakit oldukça. Gerek çalıştığımız teknik adamlarla gerekse futbolcularla aram her zaman iyiydi. İki sene önce 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde oynadığımız Mersin İdmanyurdu maçında bana çok büyük bir jest yaparak taraftara üçlü çektirme fırsatı tanıdılar mesela. Daha yeni yeni adım atmaya başladığım zamanlardı. Korkumdan ve heyecandan tam sahanın ortasına gelemesem de yaklaşık 30 bin kişiye üçlü çektirdim. Herkese nasip olmaz bu, muhteşem bir duyguydu benim için.Onların destekleri beni tedavim konusunda teşvik eden başlıca etmenlerdendi hiç kuşkusuz. Geçtiğimiz aylarda Eskişehirspor’daki işimden ayrılmak durumunda kaldım ama onlara katkım hâlâ devam edecektir. Bu kulübün çatısı altında bulunduğum sürece hiçbir zaman maddiyat gözetmedim etmem de. Şimdilerde KYK’de eğitim sorumlusu olarak görev almaktayım. Bu işimden de oldukça memnunun çok şükür.”
Comments